* EVRENSEL AHLAK YASASININ OLUP OLMADIĞI PROBLEMİ
A-EVRENSEL AHLAK YASASININ VARLIĞINI REDDEDENLER
1.HEDONİZM (HAZ AHLAKI) Kurucusu Aristippos’tur. Diğer temsilcisi Epikuros’tur. Ahlaki eylemin amacını hazda bulan öğretidir. O’na göre haz veren şey “iyi”, haz vermeyen “kötü”dür. İnsan sadece kendi yaşadığı hazzı bilebilir. Başkalarının hazzını bilemez. Bu nedenle evrensel ahlak yasası yoktur.
2.FAYDA AHLAKI: Bireye yarar sağlayan davranış “iyi”, sağlamayan “kötü”dür. Yararlı olan kişiden kişiye değiştiği için evrensel ahlak yasası yoktur.
3.EGOİZM (BENCİLLİK): Bencillik, başkalarını dikkate almadan sadece kendi çıkarını düşünme anlamına gelir. İnsanın yalnızca kendi “ben”ine uygun olanı “iyi”nin ölçütü sayan düşüncesidir. Hobbes’a göre insan doğası gereği bencildir. Her şeyde olduğu gibi ahlakta da egemen olan çıkardır. Bu yaklaşıma göre evrensel ahlak yasası yoktur.
4.ANARŞİZM: Başta devlet olmak üzere tüm baskıcı kurumların ortadan kalkması gerektiğini öne süren öğretidir. Temsilcisi Proudhon, Max Stiner ‘dir. Evrensel ahlak yasasını reddeder. O tüm ahlaki değerlerin bir takım soyutlamalardan ibaret olduğunu düşünür. Ahlak insan özgürlüğünü engelleyen kurallar bütünüdür. Bu nedenle yıkılmalıdır. Özel mülkiyeti reddederler. Bireyin özgürleştirilmesi gerektiğini savunurlar.
5. FRIEDRICH NIETZSCHE: O’na göre yapılması gereken; insanlığı ahlaktan kurtarmaktır. İnsan doğasına yaraşan, güçlü, korkusuz, acımasız olmaktır. Oysa tüm ahlaklar insanın güdülerini köreltir, onu pasifliğe yöneltir. Nietzsche’ye göre; toplumda iki tür insan ve bunların oluşturduğu iki tür sosyal sınıf vardır. Birincisi Halk Sınıfı; sürü durumundadır Din ve ahlak kuralları bu sınıf için yeterlidir. İkincisi Seçkin Sınıf; Seçkin sınıfa yakışan ahlak, insanın doğasına uygun olan, bireyci, bencil, acımasız ahlaktır. Amaç, ”üstün insan”a ulaşmaktır. Üstün insan; sıradan, korkak, zayıflığı öğütleyen vicdan ahlakından kurtulup “iktidara doğru giden güç”ahlakına ulaşmakla oluşur. O’na göre “güç” en yüce iyi; yenilgi, kaybetmek, zayıflık ise kötüdür. İnsan için gerekli olan güçlü olmaktır.
6. EXISTANSIYALIZM(VAROLUŞÇULUK)-JEAN PAUL SARTRE: İnsanın kendi var oluşunu ancak özgürce davranarak gerçekleştirebileceğini savunur. Sartre’a göre insan insanlığını kendisi yapar, değerlerini kendisi yaratır, yolunu kendisi seçer. Bu nedenle seçiminde tek başınadır ve sorumluluklar da kendisinindir. İnsan özgürdür. Kendi kaderini kendisi çizmiştir. Bu nedenle ahlak yasası yoktur.
B-EVRENSEL AHLAK YASASININ VARLIĞINI KABUL EDEN GÖRÜŞLER:
a)AHLAK YASASINI ÖZNEL (SUBJEKTİF)TEMELDE AÇIKLAYANLAR
Bu düşünceyi savunanlara göre evrensel bir ahlak yasası vardır. Ancak bu yasa varlığını insandan, insanın özel dünyasından alır. İnsanın karşısına bir buyruk biçiminde çıkar. Dürüst ol, insanları sev,.... gibi.
*J.S.Mill J.Bentham: Onlara göre insan doğası gereği acıdan kaçınır hazza yönelir, mutluluğa erişmek ister. Ancak kişinin mutluluğu, çevresindeki insanların mutluluğu ile ilişkilidir. Kişi mutluluğu ancak üyesi bulunduğu yarar sağlayan şeyi yapmakla bulabilir.
*J.Bentham’a göre “Olabildiğince fazla sayıda insan için olabildiğince yararlı davranışlar yap!.” J.St.Mill’e göre “Herkes için, tüm insanlık için,evrensel mutluluk için yararlı eylemlerde bulun!..”.ahlak yasasını ifade etmektedir.
* H.Bergson: O’na göre insan iyi ve kötüyü ancak sezgi ile kavrayabilir. İnsanın sezgisine uyarak yaptığı davranış “iyi”, sezgisine uymayan davranışı “kötü”dür. Bergson’daki ahlak anlayışı “Sezgilerinin sesine kulak ver ve ona uygun eylemlerde bulun!...” biçiminde özetlenebilir. ÖRN: Boş zamanımı müzik dinleyerek, eğlenerek geçirebileceğim gibi, yardıma ihtiyacı olan birisine yardım ederek de geçirebilirim. Ben içimden gelen sezgiye uyarak, eğlenmekten vazgeçip yardım edersem ahlaki olanı (iyi) yapmış olurum. O’na göre zekânın oluşturduğu ahlak kapalı toplum ahlakıdır, yasakçıdır. Sezgi ahlakı ise; içinde sevgi ve özgürlüğün olduğu açık toplum ahlakıdır.
b)AHLAK YASASINI NESNEL (OBJEKTİF)TEMELDE AÇIKLAYANLAR
1.SOKRATES
Sokrates’e göre ahlaki eylemin amacı mutluluk, kaynağı ise bilgidir. O’na göre bilgili insan aynı zamanda erdemli insandır. Hiç kimse bilerek kötülük yapmaz. Kötülükle bilgisizlik aynı ve bir şeylerdir. İyi belirli bir amaca mutluluğa hizmet der. Dolayısıyla hiç kimse isteyerek iyiden kaçmaz; ancak bilmediğinden kaçar. Ona göre kişi duruma göre davranarak ahlaklı olamaz. Durum ahlakı diye bir şey yoktur. Kişinin her zaman her yerde uyması gereken evrensel ilke ve evrensel ahlak vardır. Bunlara ancak akıl ve bilgi aracılığıyla ulaşılabilir.
2.PLATON
Ona göre evren “gölgeler” ve idealar olmak üzere ikiye ayrılır. Nesnel varlıklar birer gölgedir çünkü sürekli değişmektedirler. Hiçbir kalıcılıkları bulunmamaktadır. Gerçek olan varlıklar idealardır ve her ideanın bir gölgesi bulunmaktadır. Nesnel varlıklar alanında iyi dediğimiz şeylerin aslı “iyilik” ideasıdır. Ahlaklı olmak için bu ideaya akıl yoluyla ulaşmamız gerekmektedir. Davranışlarımız, eylemlerimiz, iyi ideasına uygunsa iyi, değilse kötüdür.
3.FARABİ
Farabi’ye göre iki türlü varlık bulunmaktadır. Birincisi özü tözü bir olan, karşıtı olmayan, herhangi bir belirlenimi bulunmayan, kendi kendinin nedeni olan zorunlu varlık. Tanrı. İkincisi ise zorunlu varlığın var ettiği mümkün varlıklar. İnsan ve diğer varlıklar. İyinin ne olduğu “Zorunlu Varlık”ın sahip olduğu etkin akıl tarafından bilindiği için, “mümkün varlık”, “ zorunlu varlık”ın etkin aklına kendi aklıyla ulaşıp bu evrensel ilkeleri öğrenmelidir. Akıl bir eylemin iyi ya da kötü olduğuna karar verebilir. Böylece insan iyiliğe ulaşır.
4.SPİNOZA
Panteist bir filozoftur. Panteizm, Tanrı ile evreni bir olarak gören öğretidir. Tanrı evrenin özüdür. Tutkular insanı edilgin, güçsüz ve köle yapar. Ahlakın görevi düşünce ile tutkuları yenmektir. İnsanın uyacağı ahlak yasası Tanrının yasasıdır. Bu yasaya uygun olan iyi uygun olmayan kötüdür.
5.KANT
Kant insan eyleminin amacının ne mutluluk ne de yarar olabileceğini söylemiştir. Ona göre insan Teorik Akıl ve Pratik Akıl olmak üzere iki ayrı akla sahiptir. Teorik akıl insanı duyusal dünyanın bilgisine ulaştıran Fenomenler âleminin bilgisini edindiğimiz aklımızdır. Öte yandan Pratik akıl ise numenler âleminin bilgisine ulaştıran aklımızdır. Kant’a göre insan pratik aklı aracılığıyla kendisine ödev edindiği bir takım ilkelere sahip olmalı ve ne pahasına olursa olsun bu ilkelere uygun davranmalıdır. Ancak o zaman ahlaklı olabilir. Örneğin: Doğru söyle!...(Güç durumda kalmamak için değil, ne olursa olsun, zarar görsen de, acı çeksen de, hatta hayatına mal olacak olsa da)
Kant’ın ödev ahlakının belli başlı ilkeleri şunlardır:
1.Öyle davran ki;eylemine ölçü olarak aldığın ilkeyi herkes için geçerli bir yasa olarak isteyebilesin!...
2.Öyle davran ki,eylemlerinde insan basit bir araç değil başlı başına bir amaç olarak ortaya çıksın!.
3.Öyle davran ki;insan istenci kendisini bir yasa koyucu gibi hissetsin!...(Yani herkes kendi kendinin yargıcı olsun!...)
1.HEDONİZM (HAZ AHLAKI) Kurucusu Aristippos’tur. Diğer temsilcisi Epikuros’tur. Ahlaki eylemin amacını hazda bulan öğretidir. O’na göre haz veren şey “iyi”, haz vermeyen “kötü”dür. İnsan sadece kendi yaşadığı hazzı bilebilir. Başkalarının hazzını bilemez. Bu nedenle evrensel ahlak yasası yoktur.
2.FAYDA AHLAKI: Bireye yarar sağlayan davranış “iyi”, sağlamayan “kötü”dür. Yararlı olan kişiden kişiye değiştiği için evrensel ahlak yasası yoktur.
3.EGOİZM (BENCİLLİK): Bencillik, başkalarını dikkate almadan sadece kendi çıkarını düşünme anlamına gelir. İnsanın yalnızca kendi “ben”ine uygun olanı “iyi”nin ölçütü sayan düşüncesidir. Hobbes’a göre insan doğası gereği bencildir. Her şeyde olduğu gibi ahlakta da egemen olan çıkardır. Bu yaklaşıma göre evrensel ahlak yasası yoktur.
4.ANARŞİZM: Başta devlet olmak üzere tüm baskıcı kurumların ortadan kalkması gerektiğini öne süren öğretidir. Temsilcisi Proudhon, Max Stiner ‘dir. Evrensel ahlak yasasını reddeder. O tüm ahlaki değerlerin bir takım soyutlamalardan ibaret olduğunu düşünür. Ahlak insan özgürlüğünü engelleyen kurallar bütünüdür. Bu nedenle yıkılmalıdır. Özel mülkiyeti reddederler. Bireyin özgürleştirilmesi gerektiğini savunurlar.
5. FRIEDRICH NIETZSCHE: O’na göre yapılması gereken; insanlığı ahlaktan kurtarmaktır. İnsan doğasına yaraşan, güçlü, korkusuz, acımasız olmaktır. Oysa tüm ahlaklar insanın güdülerini köreltir, onu pasifliğe yöneltir. Nietzsche’ye göre; toplumda iki tür insan ve bunların oluşturduğu iki tür sosyal sınıf vardır. Birincisi Halk Sınıfı; sürü durumundadır Din ve ahlak kuralları bu sınıf için yeterlidir. İkincisi Seçkin Sınıf; Seçkin sınıfa yakışan ahlak, insanın doğasına uygun olan, bireyci, bencil, acımasız ahlaktır. Amaç, ”üstün insan”a ulaşmaktır. Üstün insan; sıradan, korkak, zayıflığı öğütleyen vicdan ahlakından kurtulup “iktidara doğru giden güç”ahlakına ulaşmakla oluşur. O’na göre “güç” en yüce iyi; yenilgi, kaybetmek, zayıflık ise kötüdür. İnsan için gerekli olan güçlü olmaktır.
6. EXISTANSIYALIZM(VAROLUŞÇULUK)-JEAN PAUL SARTRE: İnsanın kendi var oluşunu ancak özgürce davranarak gerçekleştirebileceğini savunur. Sartre’a göre insan insanlığını kendisi yapar, değerlerini kendisi yaratır, yolunu kendisi seçer. Bu nedenle seçiminde tek başınadır ve sorumluluklar da kendisinindir. İnsan özgürdür. Kendi kaderini kendisi çizmiştir. Bu nedenle ahlak yasası yoktur.
B-EVRENSEL AHLAK YASASININ VARLIĞINI KABUL EDEN GÖRÜŞLER:
a)AHLAK YASASINI ÖZNEL (SUBJEKTİF)TEMELDE AÇIKLAYANLAR
Bu düşünceyi savunanlara göre evrensel bir ahlak yasası vardır. Ancak bu yasa varlığını insandan, insanın özel dünyasından alır. İnsanın karşısına bir buyruk biçiminde çıkar. Dürüst ol, insanları sev,.... gibi.
*J.S.Mill J.Bentham: Onlara göre insan doğası gereği acıdan kaçınır hazza yönelir, mutluluğa erişmek ister. Ancak kişinin mutluluğu, çevresindeki insanların mutluluğu ile ilişkilidir. Kişi mutluluğu ancak üyesi bulunduğu yarar sağlayan şeyi yapmakla bulabilir.
*J.Bentham’a göre “Olabildiğince fazla sayıda insan için olabildiğince yararlı davranışlar yap!.” J.St.Mill’e göre “Herkes için, tüm insanlık için,evrensel mutluluk için yararlı eylemlerde bulun!..”.ahlak yasasını ifade etmektedir.
* H.Bergson: O’na göre insan iyi ve kötüyü ancak sezgi ile kavrayabilir. İnsanın sezgisine uyarak yaptığı davranış “iyi”, sezgisine uymayan davranışı “kötü”dür. Bergson’daki ahlak anlayışı “Sezgilerinin sesine kulak ver ve ona uygun eylemlerde bulun!...” biçiminde özetlenebilir. ÖRN: Boş zamanımı müzik dinleyerek, eğlenerek geçirebileceğim gibi, yardıma ihtiyacı olan birisine yardım ederek de geçirebilirim. Ben içimden gelen sezgiye uyarak, eğlenmekten vazgeçip yardım edersem ahlaki olanı (iyi) yapmış olurum. O’na göre zekânın oluşturduğu ahlak kapalı toplum ahlakıdır, yasakçıdır. Sezgi ahlakı ise; içinde sevgi ve özgürlüğün olduğu açık toplum ahlakıdır.
b)AHLAK YASASINI NESNEL (OBJEKTİF)TEMELDE AÇIKLAYANLAR
1.SOKRATES
Sokrates’e göre ahlaki eylemin amacı mutluluk, kaynağı ise bilgidir. O’na göre bilgili insan aynı zamanda erdemli insandır. Hiç kimse bilerek kötülük yapmaz. Kötülükle bilgisizlik aynı ve bir şeylerdir. İyi belirli bir amaca mutluluğa hizmet der. Dolayısıyla hiç kimse isteyerek iyiden kaçmaz; ancak bilmediğinden kaçar. Ona göre kişi duruma göre davranarak ahlaklı olamaz. Durum ahlakı diye bir şey yoktur. Kişinin her zaman her yerde uyması gereken evrensel ilke ve evrensel ahlak vardır. Bunlara ancak akıl ve bilgi aracılığıyla ulaşılabilir.
2.PLATON
Ona göre evren “gölgeler” ve idealar olmak üzere ikiye ayrılır. Nesnel varlıklar birer gölgedir çünkü sürekli değişmektedirler. Hiçbir kalıcılıkları bulunmamaktadır. Gerçek olan varlıklar idealardır ve her ideanın bir gölgesi bulunmaktadır. Nesnel varlıklar alanında iyi dediğimiz şeylerin aslı “iyilik” ideasıdır. Ahlaklı olmak için bu ideaya akıl yoluyla ulaşmamız gerekmektedir. Davranışlarımız, eylemlerimiz, iyi ideasına uygunsa iyi, değilse kötüdür.
3.FARABİ
Farabi’ye göre iki türlü varlık bulunmaktadır. Birincisi özü tözü bir olan, karşıtı olmayan, herhangi bir belirlenimi bulunmayan, kendi kendinin nedeni olan zorunlu varlık. Tanrı. İkincisi ise zorunlu varlığın var ettiği mümkün varlıklar. İnsan ve diğer varlıklar. İyinin ne olduğu “Zorunlu Varlık”ın sahip olduğu etkin akıl tarafından bilindiği için, “mümkün varlık”, “ zorunlu varlık”ın etkin aklına kendi aklıyla ulaşıp bu evrensel ilkeleri öğrenmelidir. Akıl bir eylemin iyi ya da kötü olduğuna karar verebilir. Böylece insan iyiliğe ulaşır.
4.SPİNOZA
Panteist bir filozoftur. Panteizm, Tanrı ile evreni bir olarak gören öğretidir. Tanrı evrenin özüdür. Tutkular insanı edilgin, güçsüz ve köle yapar. Ahlakın görevi düşünce ile tutkuları yenmektir. İnsanın uyacağı ahlak yasası Tanrının yasasıdır. Bu yasaya uygun olan iyi uygun olmayan kötüdür.
5.KANT
Kant insan eyleminin amacının ne mutluluk ne de yarar olabileceğini söylemiştir. Ona göre insan Teorik Akıl ve Pratik Akıl olmak üzere iki ayrı akla sahiptir. Teorik akıl insanı duyusal dünyanın bilgisine ulaştıran Fenomenler âleminin bilgisini edindiğimiz aklımızdır. Öte yandan Pratik akıl ise numenler âleminin bilgisine ulaştıran aklımızdır. Kant’a göre insan pratik aklı aracılığıyla kendisine ödev edindiği bir takım ilkelere sahip olmalı ve ne pahasına olursa olsun bu ilkelere uygun davranmalıdır. Ancak o zaman ahlaklı olabilir. Örneğin: Doğru söyle!...(Güç durumda kalmamak için değil, ne olursa olsun, zarar görsen de, acı çeksen de, hatta hayatına mal olacak olsa da)
Kant’ın ödev ahlakının belli başlı ilkeleri şunlardır:
1.Öyle davran ki;eylemine ölçü olarak aldığın ilkeyi herkes için geçerli bir yasa olarak isteyebilesin!...
2.Öyle davran ki,eylemlerinde insan basit bir araç değil başlı başına bir amaç olarak ortaya çıksın!.
3.Öyle davran ki;insan istenci kendisini bir yasa koyucu gibi hissetsin!...(Yani herkes kendi kendinin yargıcı olsun!...)